Taksim Elit Travesti Özgür

taksim elit travesti  25 yaşında, uzun zamandır içinde taşıdığı gerçeği kabullenmeye çalışan biriydi. O bir travestiydi. Ama bunu yüksek sesle söylemeye, hatta bazen kendine bile itiraf etmeye korkuyordu. Çünkü dünya, ona ve onun gibi olanlara karşı hiç adil olmamıştı.

Bir Bedenin İçine Sıkışmak

Özgür, çocukluğundan beri farklı olduğunu biliyordu. Diğer erkek çocuklar futbol oynarken o, annesinin aynasının karşısına geçip rujunu sürmek istiyordu. Ama bunu yapamazdı. Çünkü ona hep “erkek gibi davranması” gerektiği söylenmişti.

Liseye kadar kendini bastırdı. Ailesi onun sert, güçlü ve “adam gibi adam” olmasını bekliyordu. Ama Özgür’ün ruhu, içinde sıkıştığı bedene isyan ediyordu.

Üniversiteye başladığında Taksim Travesti İstanbul’a geldi ve ilk kez gerçek dünyayı gördü. Taksim’in arka sokaklarında kendine benzeyen insanlarla tanıştı. Onlar onun gibi hissediyordu. Onlar da doğdukları bedenle savaş içindeydi. Ama aralarında bir fark vardı: Onlar cesurdu.

Özgür, o cesarete henüz sahip değildi.

Korku ve Arzu Arasında

Bir gece, Taksim’de bir mekânda otururken tanıştığı travesti arkadaşlarından biri ona bir peruk uzattı.

“Denemek ister misin?”

Özgür’ün içi titredi. Elini uzattı ama geri çekti.

“Ben… bilmiyorum,” dedi kısık bir sesle.

Arkadaşı gülümsedi. “Özgür, bu senin gerçeğin. Bunu kabul etmezsen, hep yarım kalacaksın.”

O gece eve döndüğünde aynaya baktı. Saçlarını geriye taradı, gözlerini inceledi.

Ve fısıldadı:

“Ben kimim?”

İçinde bir ses, “Sen Özgür’sün,” dedi. “Ve Özgür olmak için cesur olmalısın.”

Ama cesaret, bedel gerektiriyordu.

İlk Adım

Bir sabah, derin bir nefes alıp ilk kez makyaj yaptı. Hafif bir fondöten, biraz rimel ve kırmızı bir ruj…

Kendini hiç bu kadar güzel hissetmemişti.

Ama sokağa çıkacak cesareti yoktu. Çünkü biliyordu ki, dışarıda onu alay edenler, aşağılayanlar, hatta zarar vermek isteyenler olacaktı.

Kalbi deli gibi atıyordu. Kapının kolunu tuttu, ama açamadı.

Korkuyordu.

Ama içindeki ses, ona “Bu senin gerçeğin, Özgür,” diyordu.

Ve o gün, kapıyı açtı.

Sokakta Bir Kelebek

Taksim Vip Travesti kalabalık sokaklarında yürümeye başladığında, herkesin ona baktığını hissediyordu. Gözlerini kaçırıyor, hızlanıyordu. Kalbi yerinden çıkacak gibiydi.

Bir grup genç kahkahalar atarak ona laf attı.

“Ne o? Erkek misin, kadın mı?”

Özgür’ün gözleri doldu. Ama yutkundu. Devam etti.

Sonra, bir mekânın vitrininde kendini gördü.

Ve ilk kez kendini gerçekten gördü.

O, Özgür’dü.

Bir kelebek gibi narin, ama aynı zamanda güçlüydü.

İlk defa, kim olduğundan utanmadı.

Gece ve Gerçekler

O geceden sonra her şey değişmedi. Hâlâ korkuları vardı, hâlâ toplumun baskısı onun omuzlarındaydı. Ama artık biliyordu ki, ne olursa olsun, kendini inkâr edemezdi.

Bir gün, sahilde otururken, yanına bir adam yaklaştı.

“Burada sık sık görüyorum seni,” dedi gülümseyerek.

Özgür başını kaldırdı. İlk kez birinin ona yargılayarak bakmadığını gördü.

Ve içinden bir ses, ona “Artık korkma,” dedi.

Çünkü Özgür olmak cesaret gerektiriyordu.

Ve o, artık cesurdu.